" Su Bakireleri "

Doğa’ya baktığımızda hepimizin hayran olduğu bir canlı muhakkak vardır.

“ Su Bakireleri “ olarak kullanmayı tercih ettiğim ama genel adı ile yusufçuk olarak bilinen harika varlıklara ben de hayranım.
Neredeyse 360 derece görüş açısına sahip olmak, hızlıca yolunda ilerlerken istediğin an durmak ve ters yöne hareket etmek, Bin bir güzellikteki renklere sahip olmak …

Bunlar bile büyüleyici bence :)

Sizlere daha ayrıntılı bilgi vermek adına su bakireleri ile ilgili bir yazıyı paylaşmak isterim.Bu arada paylaştığım fotoğrafların büyüleyici olduğunu düşünmekle birlikte umarım bende böyle bir anı ölümsüzleştirebilirim ! diye umut ediyorum :)

Keyifli Okumalar,
( Yazının kaynağına ulaşamadığım için, kaynak bilgisi yazamadım.Bilgilerinize, )

Yusufçuk böceğini su bulunan pek çok yerde görmek mümkündür. Eğer bu böceği tanıyorsanız ne kadar hızlı hareket ettiğine, çok ani manevralar yapabildiğine de şahit olmuşsunuzdur. Bilmeyenler için yusufçuğu size biraz tanıtalım. Yusufçukların dış görünüşleri bir helikoptere benzer. Bu böcek hangi hızda ve hangi yönde hareket ediyor olursa olsun, aniden durup ters yönde uçmaya başlayabilecek kadar kusursuz bir uçuş yeteneğine sahiptir. Öyle ki avına saldırmak için havada sabit durabilir ve uygun bir pozisyonda bekleyebilir. Bunu çok hızlı çırptığı kanatları sayesinde başarır. Ayrıca bu durumda iken olduğu yerde kıvrak bir dönüş yaparak avına yönelebilir. Bunlar yusufçuğun, günümüzün gelişmiş teknolojisinin ürünü olan helikopterlere ilham kaynağı olan manevra kabiliyetlerinden yalnızca birkaçıdır. Yusufçuğun vücudu, metalle kaplanmış izlenimi veren halkalı bir yapıya sahiptir. Buz mavisinden bordoya kadar çeşitli renklere sahip olabilen yusufçuğun sırtında, biri önde diğeri arkada olmak üzere iki çift kanat vardır. Yusufçuk uçarken, bu kanatlardan öndeki iki kanat yükselirken arkadaki iki kanat alçalır. Yusufçuğun bu kanat şekli örnek alınarak ve günümüz teknolojisi kullanılarak Skorsky adı verilen helikopterler üretilmiştir. Önce yusufçuğun resmi bir bilgisayara yüklenmiştir. Bilgisayarda, yusufçuğun havadaki manevraları göz önüne alınarak 2000 tane özel çizim yapılmıştır. Çalışma sonunda Skorsky'nin asker ve malzeme taşımak için ürettiği çok dayanıklı ve hareket kabiliyeti çok yüksek olan yeni modeli ortaya çıkmıştır.
Yusufçuğun gözlerine dikkat ettiniz mi? Çok yüksek hızlarda uçarken ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur. Yusufçuğun gözü, bilim adamlarınca dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir. Böcek her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir. İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan bu gözler, böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk, gözleri sayesinde neredeyse arkasında olup bitenleri bile görebilir.Bunlar yusufçuğun özelliklerinden yalnızca birkaç tanesidir ve burada çok kısaca anlatılmaktadır. Peki bu özelliklerden herhangi biri mesela yusufçuğun özel kanatları olmasa bu böcek ani manevralar yapıp avını yakalayabilir miydi?
Ya her yönü görmesini sağlayan gözleri olmasa düşmanlarından kaçmayı başarabilir miydi? Yusufçuktaki sistemlerin herhangi birindeki küçük bir eksiklik, diğer sistemlerin işe yaramamasına yol açacaktır. Ancak yusufçuk bütün özellikleri ile eksiksiz olarak yaratılmıştır. Allah diğer canlıları olduğu gibi yusufçukları da kusursuzca yaratmıştır ve bu sayede canlı, yaşamını rahatlıkla sürdürmektedir.






Bahçecik, Keyifli Bir Pazar :) Soğuksu Restaurant :) Üçü Bir Arada Gibi Oldu :)


















Saat 08:45 Mine kalkmalısın !diyorum kendi kendime ama bir o kadar da yatak geri çekiyordu beni. Sıkıntılı bir hafta ve sıkıntılı bir cumartesi akşamından sonra, pazar günü neşeli insanlara asık suratlı eşlik etmek hiç mi hiç istemedim.Ama pazar kahvaltısını organize edenlerden biri olarak katılmam şarttı.

09:00 ' da yola koyuldum.Gün içinde aldığım en doğru kararlardandı.İnanılmaz keyifli bir gündü.
Anlatmaya baştan başlıyorum.Bir süre önce topluluk önünde konuşurken heyecanımı kontrol altına almak, kendimi daha iyi ifade edebilmek için diksiyon kursuna başlamıştım .Geçen hafta itibai ile kurs sonlandı.Ben ve diğer arkadaşlarım kursta kurduğumuz arkadaşlığı devam ettirelim diye düşündüğümüz için araya zaman girmeden bir kahvaltı organize ettik.

Bülentle birlikte kendi kendimizi lider seçip , mailler , mesajlar aracılığı ile ulaşabildiğimiz herkese ulaştık.



İşte o gün bu gündü :)

Sabah tipik Türk olarak, saat 09:00 - 09:30 aralığında buluşmak üzere sözleşmiş olsakta saat 10:10 civarı soğuksu Restaurant'a gitmek üzere yola çıktık.

Kısa ve keyifli yolculuktan sonra işletmeye vardık.Malum aç olduğumuz için, açık büfe'ye direk saldırdık :)






Gayet keyifli,Sohbetli, Bol Fotoğraflı,Lezzetli bir kahvaltı yaptık.Bu arada kahvaltıya denecek yoktu.( Gerçi öyle demeyeyim,mesela kızarmış ekmek yoktu :):)).Lezzetli ve gördüğümüz kadarıyla temizdi herşey.
Daha sonra yediklerimizi sindirmek için bahçeye çıktık.

Tertemiz ,pırıl pırıl havada kimimiz top oynadı,Kimimiz fotoğraf çekti, çektirdi,Bazımız sohbet etti derken epey eğlenceli zaman geçirdik.


















Sonra yaprak dökümü...
Bir kısım arkadaşımız ayrıldı, biz yola devam ettik.
Mehmet'in " az ötede barajın çok güzel görüntüsü var , hadi gidelim. " demesiyle yola koyulduk.
Az gittik uz gittik.Kaç kavşak aştık bilemedim ama 5 km yürüdük diye düşünüyorum !!
Sonuç : Aşağıdaki manzara ile karşılaştık.Hayatta unutmayacağım Mehmet bu manzarayı :)
Saolasın :) ( ve tabiki orada çektiğimiz eğlenceli diğer fotoğraflar )











Geri dönüşte bir o kadarda sancılıydı.Ne varsa midemizde eridi gitti :)hele benim midemde hiç bişe kalmadı :) Benim görüntüme aldanmayın, O ekran koruyucu :):)

Geri dönüşte bir güzelde akşam yemeğimizi yedik.Kiremitte mantar'ın Kaşarı az olsada yinede lezizdi.





Ihmm..
Şİmdide işletmenin misafirperverliğine, Müşteri memnuniyetine gelelim.
Garson ! dan bahsetmeden geçeceğimi düşünmediniz heralde arkadaşlarYordun argın dönmüşüz onca yolu yürümüşüz. AÇIZ...
Garson 3 kere masamıza sipariş almaya geldi.Her geldiğin de de masaya yeni yerleşen arkadaşım siparişini verdi.O sırada ilk siparişi almasından sonra 15 dk zaman geçti.Eee dedim , benim mantarlar pişmiştir.Yok dedi, hepinizin siparişi neteşmeden içeriye söylemedim dedi.
Haydaa ne alaka kardeş dedim ya ben beklemek zorunda mıyım ? Bu bir,ikincisi ne hitap şekli, ne ifadeler, nede beden dili hiç hoş olmayan ve müşteriye davranılmaması gereken hal tavırlardan oluşuyordu.
Sonunda birde hesapta yanlışlık yapmasın mı !
70 tl fazla ödeyip , çıkmamıza neden oluyordu.Tamer2de arada ödemeyen ,unutan yada ne biliyim eksik ödeme yapılmıştır diye düşünüp, ödemiş.Ama kafasıda karışmış.
Sonuçta Adam ( tamer ) rejimde. Bir çorba içti , Estra 70 tl ödedi :)
Neyse ki servet Bey'in ve diğer arkadaşların gidip bir bakalım, hesabı tekrar kontrol etsinler demesiyle geri dönüldü.( işletmenin kapısındayız henüz ) ve 50 tl'nin yanlışlıkla fazla yazılmış olduğu ortaya çıktı.Bu arada bende çene bol, cıngar çıkarırım diye beni götürmediler kasaya.Ben derdim, Hem müşteri memnuniyeti yok, hemde hesap kitap yok ! çeki düzen , lütfen diye :)
Neyse,
İşletmenin yeri çok güzel,damak tadı çok güzel - Ahçıların ellerine kollarına sağlık- genel anlamda çalışanları güler yüzlü, fakat arada böyle bir tane çalışan çıktımı müşterinin karşısına insan da bir daha oraya gidilir mi diye şüphe oluşmuyor değil hani
Önerir miyim soğuk su Restaurat'ı ?
Kahvaltı'da ufak nehirimize ( Bülentle Duygu'nun,Allahın nazarlardan saklaması gereken piticik kızları ) ayırdığımız yiyecekleri sarmak için bize streç film bulmada yardımcı olan garson için,

Güneşin altında can hıraş top oynayan arkadaşlarım için su almaya gittiğimde ,Koca sürahi su ile birlikte 2 bardak istememe rağmen 6 bardak getiren ve bahçeye götürmek için bana yardımcı olan garson için,
Her daim, cebimde yedek bir toka taşıdığım halde o gün yanımda olmadığı için,saçlarımı toplamak üzere lastiğe ihtiyaç duyduğumda bana yardımcı olan sanırım halkla ilişkilerden sorumlu olan hanımefendi için,
Zengin kahvaltı mönüsü ve leziz yemekleri hazırlayan ahçılar için,
Ve güzel manzarası için , tüm arkadaşlarım adına gönül rahatlığı ile gidilesi işletmelerden biri olduğunu söyleyebilirim
Aman ! dikkat sakın o garsona denk gelmeyin.Hangisi, nereden anlayacağız diye düşünmeyin.O kendini belli eder zaten :)
Güneşli hava yerini yağmura pas ederken, yemeklerimizi yedik, çayımızı içti ve geri dönüşe geçtik.
Tamer'den Allah razı olsun, yağmurlu havada otobüslerde süründürmedi beni,kıyak yapıp evime kadar bıraktı.
Saolasın Tamer :)
( o arada ben uyumaya çalışırken gözüme ışık tutan ve sessizce onunla işbirliği yapan ıda unutmadım değil ! (uyuyana yılan bile dokunmazmış :) salladım, fark ettim :):) )
Ömrümden bir gün daha keyifle geçti.
Katılan tüm arkadaşlarıma keza katılamayan ama gönlü bizimle olan arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
Bir dahaki organizasyonda görüşmek üzere,
Sağlıcakla ve Sevgiyle kalınız...
Mine ÖZÇELİK
29.03.2010 / 20 :00

Yaredir Yinede Eski Sevgili..

Eski sevgili eski günler
Hayata baksana takmıyor kimseyi
Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi
Yaredir yine de
Yaktım gemilerimi
Dönüş yok artık geri
Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo
Ve onun sahte yüzleri
Yaredir sinede eski sevgili
Ne yapsan kolay unutulmaz
Ağlama geçmişe yaşadık bitti
Anılar bizi yalnız bırakmaz
Yalnızız yine de



Yalnızız yine de..





Sabah kaltığımda aynamın önünde bir çift vapur kartı ilişti gözüme.Babam bir gece önce , kızım bende iki tane vapur kartı var kullanmıyorum, sana vereyimde kullan dediğinde aklımın ucundan hiçbirşey geçmemişti. Büyük ihtimalle, Üzgünüm Baba ama tam dinlemiyordum seni ..

Neyse..

Aynanın önündeki vapur kartları çok eskiden aldığım iki karttan ibaretti. Çok eskiden vapura binmek, odamla mutfak arası bi mesafe olarak tanımlıydı bende .. O kadar kısa yani...Çünkü; Sevdiğim vardı sonunda...

İki kartımız vardı.Biri onun biri benim :) üstüne de muzurluk olsun diye yazdığımız :) ismim yerine kullandığı hitap yazılıydı.. " Balım " :)

Sabahta , o kart ve o yazı bana dönük duruyordu..

Birden hüzünlendim... Ah baba Ah ! Sabah sabah nerelere götürdün beni , Hiç bilmeden...

Ve sanırım o ilgiyle birlikte o günleri de özledim.

Eski sevgilime hitaben, Özlemle ...

Mine,
25.03.2010 / 08:22

Mine Ağva'da..

Bu da Kezban Paris' te gibi oldu :)))





























































































Ağvaaa..

O kadar çok şey var ki yazmak istediğim...Ama bu aralar ilham perileri uğramıyor, aklımdakileri toparlayıp, yazmama yardımcı olmak için.. Ve bir haftasonu ağva, yeni arkadaşlar,yeni tadlar , yeni gökyüzü ve yeni deniz...O yüzden fotoğraflarla anlatım diyorum...

Tanıştığım herkese, güzel haftasonu için teşekkür ederim...