İnegöl / Paintball



Merhabalar,
Dışardan baktığımda Aman ya ! içimde Katil ruhu var ise onu dışarı çıkarır,bu da spor muymuş dediğim, az biraz ürkütücü gelen, ne yalan söyleyeyim dışardan baktığımda yadırgadığım bir sporla tanıştım dün.
Dün yorgun olduğum için bugün Kemanı elime alıyorum ve olabildiğince keyifli geçirdiğim bir günü sizlerle paylaşmak için kemanın akorunu yapıyorum:)

Keyifli Okumalar..

Bu arada yol arkadaşlarım Volkan ve Mustafa' ya teşekkürü borç bilirim; Güvenli yolculuk ve sağ sağlim eve teslim için :) ( Gerçi bana pek acımadılar, patır kütür, boya toplarını yağdırdılar üstüme ama olsun :))





Sabah 10:00 itibari ile yola koyulduk.Hafif Sohbet , Çekmeyen Radyo kanalları ile cebelleşmem sonucu az da olsa keyifli Müzik, Bol sallantılı, Bol virajlı yollar, aman ha ! diye şoföre ( Mustafa ) müdahele eden arkadaki ses ( Volkan ),Yine Yeşilin binbir tonu, Keyifli bir köy kahvesi,Eğlenceli ve bir okadar muntazam sürülmüş tarlalar eşliğinde İnegöle vardık.

Ordan Volkan ve Mustafa'nın akadaşı , bizleri Paintball sporu ile tanıştıracak olan Kadir'in Sahasına gittik.İnegöl Paintball :) ( http://www.inegolpaintball.org/ )


İşin mantığı, Maliyeti,Federasyonu derken.. Kendimizi Sahada bulduk :)


Kadir anlattıkça daha iyi kavradım ki, İçinde katil varsa bu oyun çıkarırmış:)))

Ama onun yanında , zekanı kullanmayı, analitik ve pratik düşünmeyi ,Hızlı düşünüp doğru karar verebilmeyi, Yer yer empati kurmayı ve en önemlisi giderek bireyselleştiğimiz hayatta, birey olduğumuzun yanısıra Ekip olabilmeyi, Takım ruhunu kurabilmeyi öğrenebiliyormuşsun.

Yani, Ey okuyan ! Karar vermek sana kalmış.
İster, İçindeki katili Çıkar;Hayata karşı durduğunda; seni inciten, canını acıtan, Tüm güzelliklere rağmen, ters giden herşeyin öcünü al...


Ki Biz buna o zaman spor demeyiz..

İstersende ikinci şıkta sunduğum yetkinliklerini belki de farkında olmadığın kendi içinde barınan daha da farklı yetkinliklerini kullanabileceğin şıkkı seçmek...
Seçim Senin :)
Biraz da size oyun sahasından bahsedeyim;
Sahanın içerisinde eski külüstür araçlar, saman balyaları,Bilimum araba, kamyon tekerlekleri, barikatlar...

Ve Start..

Oyun...


İtiraf ediyorum ki saha da fasulyeden oyuncu idim :) Sonuç olarak yenilsekte , Dostluk Kazandı :)
Bu arada izzetten bahsetmedim.İnegöl Paintball derneğinde çalışıyor kendisi, Saolsun bizlerle çok ilgilendi. Hatta elime büyük gelen eldivenleri elime bantladı :) açık kalan boynumu bez parçası ile kamufule etti. Ve en önemlisi biz kıyasına oyunu almaya çalışırken, bizim düştüğümüz o anları ölümsüzleştirip, fotoğrafa döktü.
Daha nolsun , Saolasın İzzet :)






Ve tabiki bizi misafir edip, Paintball sporunu anlatan, denememize fırsat sunan, Çok güzel bir yerde çok güzel bir yemek tadmamıza vesile olan, eh birde beni takım arkadaşı seçip baştan riske giren Kadir' e teşekkürü borç bilirim.

Ooo ben kemanı elime alınca bırakmak bilmeyeceğim sanırım.

Kısacası, Çok keyifli bir gündü çokkk..
Deneyin Derim...

Sağlıcakla,





Mine ÖZÇELİK

30.10.09

Kod Adı:" Sohbet " Olan , Hayatımda Yeri Belirsiz Kişiye İtafen..





O kadar çok duygu ifadeleri vardı ki beynimde, yüreğimden geçen...

Kısa ama bir o kadar uzun süren yolculuğum sırasında... Hepsi bir bir uçtu aklımdan.. Oysaki o an sessizce ağlamak ve o makus talihime isyan etmek geliyordu.

Onun son son gidişini seyre dalarken...Yapamadım...
Çok uzun zamandır hayatımın bir bölümünü benimle paylaşan, tuhaf,bi o kadar keyifli ama el yakacak kadar tehlikeli, Boğulacağımı bile bile derinlere gittiğim, yapmamalısın dediğim,zaman zaman karşı koyduğum ama zamana , yalnızlığıma,ilgiye hayır diyemediğim zamanda hep hayatıma gelmesine izin verdiğim...
Adını koyamadığım, başta sevimli ama sona doğru ismi çirkinleşen, tuhaf bir şeydi yaşadığım...



Hoşçakal demedim, diyemedim.
Bundan bir hafta önce sana veda etmek isterdim.
Bundan bir hafta önceki duygularla ve O bakış açısıyla...


Fotoğraftaki hali ile hatırlayabilmeyi çok isterdim ikimizi.
Sondan Bir Önce...

30.10.09 / Kitaplığımın önü, Kırmızı merdiveni seyre dalarken...

Y-e-d-i-g-Ö-L-L-e-r


















Bayram’da YEDİGÖLLER :)
Ramazanı da kurstu oydu buydu derken atlattık. Hadi bakalım bayram gelsin gezelim diye düşünürken arkadaşlar Marmaris turuna katılıyorlarmış. Benim bütçeyi aşınca buralarda bi yere gideyim, Dağ bayır gezelim diye düşündüm . Google saolsun, Günü birlik turlar deyince hemen alternatif birkaç yer çıkarttı.
Sonuç; ( Rin ) Tin Tin Tur ile Yedigöller :)
Arkadaşım emelovski’yi de arayıp ondan da okey aldım. Rezervasyonları yaptım .. Sıra Pazartesiyi beklemeye kaldı .
Pazartesi... Güne koştur koştur başladık. İlk mola yerimiz kahvaltı içindi. Kahvaltı… Genel anlamda biz Türklerin çoğu zaman alel acele atlattığı öğün olsa da bazı durumlarda uzun uzadıya keyifli, bol çeşitli iyi hizmetin olduğu zaman ve mekânlar da kahvaltı yapmayı pek severiz. Bence turlar bu zamanlardan biri… Kahvaltı yeri için daha özenli bir tesis seçilmeli ve misafirlerin ortak olarak kahvaltı edilmesi sağlanmalıydı.( Birlik, beraberlik ve kaynaşma açısından. Tüm gün birlikte geçirileceği için ne kadar erken kaynaşılır ise o kadar keyifli olur diye düşünüyorum. ) Velhasıl daha güzel bir tesis seçilebilirdi diye sohbet ederken yinede ballı kaymaklı karışımla az biraz bayatta olsa ekmekleri midemize indirdik :) Kaptan sürücümüz Emin ağbi gayet keyifli bir yolculuk yaşattı bizlere. Programlı bir müzik eşliğinde biz misafirlere yol boyunca güzergâhlar hakkında bilgi de verilse idi daha memnun olacaktık.( Kendi adıma ) Benzin almak için mola verdiğimiz diğer bir tesiste ki restoran çok hoşuma gitti. Sizler için birkaç fotoğraf ekledim. Görmekte hatta gidip yemek yemekte fayda var . Tekrardan düştük yollara… Yukarılara çıktıkça sis kendini iyicene belli etti. Güzelim doğayı bembeyaz sisler içinde izlemek ayrı bir keyifti bizim için. Tabi yolun ara ara sağ ara ara sol kısımında sislerin içindeki uçurumları görmezden gelir isek :) Öğlen saatlerinde bolu / Yedigöllere vardık. Kısa bir organizasyonsuzluğun ardından parkurumuza başladık. Sırayla tüm gölleri gezdik, Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazligöl, Küçükgöl, İncegöl, Sazlıgöl.... hepsinin ismine nazır ayrı hikayeleri vardı..Hasbel kader Tur Şirketinin sahibi Hakan Süslü Bey’in anlattıklarını dinlemiş olsam da, tabelalardan takip ile göller hakkında az çok bilgi sahibi oldum . Bu arada neden Tur rehberiniz anlatmadı der iseniz, Onu bizde bilmiyoruz. Abdullah Bey ‘in kulakları Çınlasın :) Kapri pantolon ve sandaletleri ,elinde şemsiyesi eşliğinde bizi arkadan takip etmekle yetindiği için , Tur şirketinin sahibi hakan bey bize yardımcı oldu bu konuda :) Yemek Molası .. Mangalda pişen ,Sucuk , köfte, mantar eşliğinde güzelce yemeklerimizi yedikten sonra parkura devam için yine yollara koyulduk. Sanırım ilk durğımız pisagor ağacı idi. Güzel bir hikayesi var.. Hikayasi ne mi ? Yok, Öyle herşey Önünüze Gelmemeli Araştırın bakalım :):)
Ahh size gülen kayalardan bahsetmeden geçemeyeceğim :) Biraz zor olan bir patikanın tepesinde kayalıklar vardı.Tabi ilk baktığımızda neresi gülüyo bunun kardeşim diye düşünürken, baktık ki Hakan bey ordan , sizin halinize gülen kaya bu diyince ironiyi anladık. Zor zahmet arada ayaklarımız kaya kaya, tırnaklarımızın içine çamur gire gire de olsa parkuru bitirmek keyifli idi. Sırada geyiklerin yemeklerini yediği yaşam alanları vardı… Yolculuğa başlamadan, Tur’un web sitesinde yazan yazıya istinaden, ‘’Hatta eğer şanslıysanız geyikleri bile görebilirsiniz ‘’ Emel'in, Mine “ iyi bir çocuk olur isek şirinleri görebiliriz ”geyiği ile gün içinde döndük dolaştık. Gün sonun da ne geyik ne şirin görebildik anladık ki iyi birer çocuk değilmişiz :):) … bu arada geyiklerin yaşam alanı derken daha güzel bir yer beklemiştim. En azından parkın idarecileri bu konuda hassa davranmışlardır diye düşünmüştüm. Karşımıza çıka çıka 30 metrekare ya var ya yok kare şeklinde bir katlı bi yer çıktı. Sonuç Hayal kırıklığı …ben geyik olsam ormanı yeğlerim. İlgililere anekdot :) Yeşilin neredeyse her tonu, gökyüzünün sisli puslu hali, doğanın biz insanoğluna sunduğu binbir türlü görsel nimeti ( çeşit çeşit mantarlar, ağaç tipleri,yeşil yaprakların içinden sarı yaprakların çıkması, göllerin kıvrımlar ve daha niceleri ), Gökyüzünden üstümüze yağarak gün boyunca bizlere eşlik eden yağmur…
Hepsi birer doğ harikası idi. Gözümüzün ,Gönlümüzün yeşile, doğaya, şen kahkalara doyduğu ,yağmur çamur keyifli koşuşturmalar ,Görsel şölenler ile geçen güzel bir günü arkadaşım emel ile geçirdikten sonra yorgunluktan uyuklayarak geri dönüşe geçtik.
Vakit fırsat yok diyerek yakınılan bu zamanda kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırın. Yaşadığımız Ülkenin bize sunduğu tüm güzellikleri elden geldiğince görmeye çalışalım derim.
İlla ki Otobüse, trene, bir vasıtaya binmenize gerek yok.Alın küçük bi sırt çantası sırtınıza ve koyulun yollara... En kısa zamanda başka maceralarımı sizlerle paylaşmak üzre hoş ve sağlıcakla kalın… Yedigöller / Bolu 21.09.09 Mine ÖZÇELİK