



Yaşadığı yer dışında biryerlere de merak duyan herkese merhaba. İlk yazımız İtalya üzerine olsun , daha doğrusu İtalya’nın birkaç şehri üzerine ; Roma ,Floransa, Venedik ,Pissa, Napoli, Siena ,Verona . İtalya denince hemen akla gelen Colosseum , Pisa kulesi ve pizza haricinde birşeylerden de bahsedelim istedim . Bu yazının amacı tarih kitaplarında tüm detayları ile yazan olayları anlatmak ya da sanat tarihi kitaplarında en güzel tarifleri ve öyküleri yazan sanat eserlerini tanıtmak olmadığından biraz daha hafif , eğlenceli olacaktır. Bu şehirleri ziyaret edeceklere birkaç güzel detay verebilirsem ne mutlu bana.
SEYAHAT ÖNCESİ :
Yurtdışında ister üç günlük kısa bir gezi ister bir hafta üzeri daha uzun soluklu bir tatil düşünen arkadaşlara küçük önerilerle başlayalım.
Eğer kısa sürede çok yer görmem gerekiyor diyorsanız , kalkmaya mecbur olmazsam 11’e kadar yatar çok vakit kaybederim diyorsanız ya da yabancı diliniz yeterli değilse (ortaokul düzeyinde ama iyi durumdaysa bile yeterli olabilir) tur ile gitmek daha mantıklı olacaktır. Avantajlarına gelince , maliyeti çok daha düşük olacaktır. Sizin bir uçak bileti gidiş geliş için ödediğinizle , tur aracılığıyla gidenler ; uçak bileti , otel konaklamakları (oda+kahvaltı) , otel havaalanı arası transferleri , rehberlik hizmetini ve ufak şehir turlarını halledebilirler.
Yok ben sadece 1 şehre gideceğim , dil bilgim yeterli diyorsanız maliyeti de göze alarak kişisel olarak da gezilerinizi organize edebilirsiniz. Bu tercihin avantajı da tarih açısından tur şirketlerine bağlı kalmamak , istediğiniz oteli seçmek , tur ile beraber hareket etmek zorunluluğundan kurtulmanızdır. Ya da tur ile gidip daha sonra gruptan ayrılacaksınız sonra otel konaklamalarınızda ve dönüş uçağında tekrar kendileri ile buluşacaksınız. Tabii ki rehberinizi bundan haberdar ederseniz iyi olur J
Tur harici gidecekler için uçak bileti önerim www.ekobilet.com sitesi , otel içinse www.booking.com dur. Otel rezervasyonu sırasında dikkat edeceğiniz noktalardan biri de iptal halinde ücretin geri alınıp alınamayacağıdır. Normalde 1 gün kala bile iade etseniz paranızı geri alabilirsiniz , daha doğrusu kartınızdan çekim yapılmaz ancak özel indirimli bazı fiyatlarda iade mümkün değildir (non-refundable olarak belirtilir) ve kalmasanız bile günü gelince kartınızda çekim yapılır. Dolayısıyla fiyatla beraber dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da budur. Başka neye dikkat edeyim diyosanız elbette otelin merkeze veya ziyaret etmek istediğiniz yerlere yakınlığına , daha önce kalanların bırakmış oldukları yorumlara , hatta keyfinize göre odada çay-kahve makinasının olup olmadığına bile bakabilirsiniz. Aslında tur harici seyahatlerin en keyifli yanlarından biri de bu otel rezervasyonu işi , oturduğunuz yerden yüzlerce seçeneği görebilmek , otellerin fiyat ve imkanlarını kıyaslamak hoş oluyor. Elbetteki tüm titizliğinize rağmen bazen hoş olmayan bir sürpriz yaşayabilir , web sayfası farklı kendisi farklı bir otelle karşılaşabilirsiniz. Elbetteki tamamen farklı değil sadece çekim hileleri ile biraz daha güzel gösterilmiş bir otelle J
Kıyafet konusunda da birkaç kelime sarfedelim , elbetteki mevsime uygun giyinirsiniz ancak uzun yürüyüşler olacağından mutlaka çok rahat ,topuksuz ayakkabıları tercih ediniz , pamuklu veya keten hava alan bol giysiler de tercihiniz olsun. Telefon , fotoğraf makinası , gözlük vb için de freebag tarzı ya da omzunuzdan askılı ufak ve hafif çantalar tercih edin. İlk seyahatimde rastlamıştım , bir japon turistin çantasını omzundan çekip almışlardı , hırsızlık çok fazla demiyorum ama tedbir yine de faydalı. Pasaportunuzu bence otel odasında kasa varsa orada bırakın , yanınıza günlük yetecek para , 1 kredi kartı ve bir kimlik yeterli , mesela hem nüfus kağıdı hem ehliyet hem pasaport taşıyıp da sonradan fazla üzülmeyin ve yenilerini çıkartmak için uğraşmayın.
Erkekler bavul açısından biraz daha şanslı , örneğin 7 gün için : 5 tişört 3 tane kısa kollu , 1 tane uzun kollu gömlek , 2 bermuda 2 tane yazlık pantolon yeterli olacaktır. 2 renk yazlık ayakkabı (biri spor ayakkabı olmalı bence)Tabii hergün uzun yürüyüşler sonrası çamaşır – çorap vs değiştireceğinizi unutmayın o konuda sayıyı bence fazla tutun . 1 adet hafif yağmurluk ve geceler için yazlık mont yeterlidir.
Fotoğraf – video çekimleriniz için şarj-pil-hafıza kartı konusunda tedbirli olmalısınız , burayı çekemedim tüh diye çok üzülen gördüm. Pil – kart fiyatları abartılı değil bizdeki ile aynı , sıkışırsanız turistik büfelerden bile temin edebilirsiniz. 4 GB kartı 23 euroya almıştım , aklınızda bulunsun .
ROMA :
17 yaşımdayken ailemle gittiğim , yağmurlu ve puslu bir havaya denk geldiğimden olsa gerek çok da sempati duymadığım Roma’ya bir de 33 yaşımda eşimle geldim , güneşli , sıcak havanın bizi karşıladığı bu şehir bu defa bambaşka geldi bana. Bu yazıyı ise sizlere üçüncü seyahatim sonrası yazıyorum . Bu defa eşimle beraber , kardeşimizin de bu güzellikleri görmesi için üç kişi olarak geldik. Daha önce gezdiğim yerleri niçin yazmadım diye hep pişmanlık duyduğumdan bu defa baştan tedbirliyim. Otel isimlerini , restaurantları , kafeleri not alıp size hoş olanları ve sakınmanız gerekenleri yazacağım. Umarım faydalı olur.
Sonunda hayırlısıyla gittik geldik. Güzel havalarda Roma’nın tadına doyamazsınız (şapkasız çıkmayınız) Colosseum ziyareti olmazsa olmazlar arasında yeraldığından turunuz sizi buraya da götürecektir zaten ,içeride çok fazla da görmeye değer bir kısım kalmamış ama hayır girmek istiyorum derseniz bence internette Romacard araştırın , hem daha konomik hem de sıraya girmeye gerek kalmaz. Colosseum önünde antik çağ Roma askerleriyle fotoğraf çektirecekseniz pazarlık ediniz , tutturabildikleri parayı alırlar çünkü , beş Euroya 3 poz çektiren de var , 20 euro diye tutturan da J , ufak tefek hediyelik (anahtarlık magnet alacaksanız burada da fiyatlar aynı , başka yerden alırım diye ertelemeye gerek yok) Civardaki büfelerde su 1 euro civarıdır tüm kentin genelinde olduğu gibi aynı yani. Colosseum bazılarında hayal kırıklığı yaratabilir , daha büyük bir yapı bekliyordum denebilir ama yapıldığı zamanki imkanları , orada yaşananları düşündüğünüzde etkisi başkadır. Açılışında 50.000 e yakın hayvan katledildiği (ilk gece 7.500 deniyor ama kim bilebilir), hatta sırf bunun için Afrika’dan , Uzakdoğu’dan hayvanlar getirildiği belirtiliyor. Sonuçta tarihte yeri olan , yaşanmışlıkları ,nice hayatı saklayan bir yapı. Koklamak lazım.
İspanyol merdivenlerine geçtiğimiz zaman , eski çağlarda hac görevini yerine getirmek isteyen Hristiyanların (elbette onların da kendilerine göre Hac görevleri var) özellikle İspanyol olanlarının burada bulundukları süre içerisinde , bu bölgeden ev tuttukları ve birçoğunun da buraya yerleştiklerini , bu yüzden İspanyol mahallesi olarak anılan bölgeye de gelmiş oluyoruz. 14.Yüzyılda yazarların şairlerin oturduklarıve eserlerini kalme aldıkları vlerin bugün çay müzsei haline geldiklerini görüyoruz. Aziz Meryem’e şehrin vebadan kurtulması için dua eden hristiyanların , dualarını kabul ettiğini düşünerek Meryem’in heykelini bir dikilitaş üzerine koyduklarını görüyoruz. 52 metre yüksekliğinde olduğu söylenen dikilitaş üzerindeki heykelin koluna Papa gelip vinç yardımıyla çelenk asıyormuş ve 1 yıl boyunca o çiçek orada kalıyormuş. Son 2 senedir Papa uğramamış. Şimdi dediğim gibi kaf tavsiye edeyim size , İspanyol merdivenlerinin aşağısına doğru devam eden cadde Condotti (ki Roma’nın alışveriş açısından en pahalı markalarının yer aldığı caddedir) içerisinde Cafe Greco var. 1760 yılında açılmış olan bu kafe Gothe , Byron gibi yazarların düşünürlerin de uğrak yeriymiş. Böyle yerlere ilgisi olanlar için kesin uğranılması gereken bir yer , alışverişe düşkünüm vitrin bakıcam diyenler içinse sıkıcı vakit kaybı olur.
Aşk Çeşmesi (aslında Trevi çeşmesi buraya Aşk çeşmesi adını daha çok Türkler takıyor ve kullanıyor) Trevi de binalarının yan tarafına bu çeşmenin yapılmasına izin veren ailenin soyadı. Hikayesi: Roma ordusu seferden dönerken Romalı askerlere su gerekiyor ve en yakın su kaynağı 37 kilometre uzakta. Bu sırada beliren güzel bir kız askerlere kazın burayı diyor ve kazdıkları yerden çıkan su işte bugün hala akıyor artık ne kadar inandırıcı gelirse. Çeşmenin üzerindeki bazı figürlerde de bu kız ve yeri kazan asker figürü görülüyor. Başka bir iddiaya göre ise 37 kilometre uzakta bulunan su , komutanın canını sıkıyor ve bazı askerlerin telef olmasından sonra buraya su getireceğine and içiyor , Roma’nın ilk su kanalı da böylece inşa ediliyor (bugün hala kalıntıları şehrin bazı yerlerinde var) , yani bu su zamanında oradan getirilen bugün de artık şehrin su şebekesinden beslenen bir çeşme. Artık hangisine inanırsanız . Fakat herkesin yaptığı omzunun üstünden bir bozuk parayı sırtını dönerek çeşmenin havuzuna atmak , bu tekrar Roma’ya gelmenizi sağlar şeklinde bir inanış var.
Burada öğle yemeği yemem lazım , soğuk birşeyler içelim derseniz Forno isimli market var ,sırtınızı çeşmye dönün hemen sağ tarafınızda köşede. Çok çok ucuz , Caprisio (yani fesleğenli ,domates ve mozarella peynirli sandviç de mevcut , başka sandviçler de) armutlu bira da mevcut , tarçınlı Bacardi de , alkolsüz hertürlü içecek de, burada gıda , içecek ihtiyaçlarınızı giderin bence.
Navona Meydanı: Roma’da serbest kaldığınız gecelerden birinde kesinlikle bu meydana gelin. 50 metre arayla sokak sanatçıları (pandomim de var , dans da , ispanyol kıyafetleriile şarkı söyleyen de , hokkabazlık yapan da) , birbiri sıra dizili cafe ve restaurantlar , Bernini ve öğrencileri tarafından yapılmış olan dört nehri simgeleyen çeşmesi (Nil, Tuna, Ganj ve Rio della Plata) , çeşme karşısında Borromini eseri olan Sant'Angese in Agone kilisesi ile eğlenceli ,keyifli bir yer. Hatta Bernini çeşmesinde , Borromini’yi pek sevmediğinden , kiliseye bakark suratını ekşiten ve bu ne çirkin şey böyle , ancak bunu mu yaptın ifadesi takınmış bir adamın heykelini de çeşmeye eklemiş J çünkü o meydana kiliseyi yapma hakkını Borromini , projelerin yarışması sonucu almış ve sonucu beğenmeyen Bernini de bu yola başvurmuş . Efendim gelelim restoranlara , genel olarak fiyat yakındır , makarnalar 7-11 Euro , Pizzalar 14-23 Euro , şaraplar şişesi tabii ki çok değişken 15-375 Euro.
Pantheon: Bu tapınak da Tom Hanks’ın başrol oynadığı “Melekler ve Şeytanlar” filminde yer tutan bir tapınak , geceleri de gidebilirsiniz etrafındaki şenlikli hava ,kafeler , restaurantlar ve de canlı müzik için , sokak sanatçıları için. Milattan sonra 2.yüzyılda evet sadece iki J inşasına başlanmış ve 7.yüzyıldan bu yana da Hristiyan tapınağı olarak kullanılıyor , çok sade bir görüntüsü var. Aslında eskiden ön tarafında bronz figürlerle zengin bir görüntüsü varmış ama Vatikan kilisesi inşa edilirkn bunlar sökülüp eritilmiş ve Vatikan’da kullanılmış… Bunun haricinde de süslemeler fazlasıyla yağmalanmış.
VATİKAN : Roma’ya gittim ama Vatikan’a merak edip de gitmedim diyorsanız geçmiş olsun. İki gidişimde de beni büyüleyen , çok beğndiğim ama bir o kadar da üzen bu yapı kesinlikle İtalya’da görülmesi gereken bir yer. Biraz sıra bile olsa zaman geçiveriyor ve buna kesinlikle değer. Neden üzüyor , çünkü kilise şunu söylüyor : Tarihi eser böyle korunur… Başka da bir şey demiyorum , içerideki figürlerden tutun da , tabloların muhteşemliğine , tavan süslemelerinin inanılmaz detaylı oluşu zaten sizi de büyüleyecektir.
Korhan YENİPAZAR
Keyifli ve bilgi dolu İtalya yazısının devamını bekleyiniz...